TAŞ..

Share

Hiç düşündünüz mü,
TAŞ deyip geçtiğimiz şeyi..
Hayatımızda ne kadar önemli bir yeri olduğunu…
**
İnsanlık tarihinde asırlarca süren bir çağa adını vermiştir;
Kaba, yontma, cilalı.. Bildiğimiz TAŞ Devri..
Düşünün, bütün alet, edevat TAŞ’dan..
İnsanoğlu ilk resmi de mağaralarda ki TAŞ’lara çizmiş,
yazıyı TAŞ tabletlere yazmış..

Köyde, TAŞ’dan topraktan bir yaşamla iç içeydik..
Oturduğumuz ev TAŞ’dan, kerpiçten yapılmaydı..
Değirmende suyun çevirdiği iki koca TAŞ öğütüyordu buğdayı..
Ve ekmek pişirmek için sac üç adet TAŞ üzerine konuyordu.
Atalarımız,
“ TAŞ yerinde ağırdır “
“ tarlanın TAŞ’lısı makbuldür “
“ evladım, kışın TAŞA, yazın yaşa oturma “ deyivermişler..

TAŞ deyip te, Türk sinemasının kötü adamını atlamak olmaz.
Hani bir tavuk budunu tek lokmada yutan,
çevresinde ki herkese kötülük yapan adam, Erol TAŞ..
O Erol TAŞ ki kesilen bacağı için mezar yaptırmıştır.

Birine engel olmak için yoluna koyduğumuz şeyin adıdır TAŞ..
İnsanoğlu şeytana atmak için de TAŞ’ı tercih etmiştir.
Merhametsiz, katı insanlar için deriz; TAŞ yürekli..
Meyve veren ağaca attığımız cisimdir TAŞ..
Kırıp dökenler için söylenir, “TAŞ üstünde TAŞ bırakmadı “
Güçlü, kuvvetli biri için “TAŞ’ı sıksa suyunu çıkarır “ denmez mi.
Lafı tam yerinde söylersin “TAŞ’ı gediğine koydu “ deyiverirler..
Bir acı, bir felaket karşısında “TAŞ kesildi “ demezler mi?.
Ayrılıklar da bağrımıza bastığımız şeyin adı da TAŞ değil midir..
Çalışkan insanlar için “ ekmeğini TAŞ’dan çıkarır “ demez miyiz..
Sağlam yapılan malzeme için, “ TAŞ gibi oldu “ demiyor muyuz..

Kavga ettiğimizde “ daş yok mu la daş “
diye çevrede arandığımız şeyin adıdır TAŞ..

Pirinci ayıklamazsan pilavdan çıkar TAŞ, aman dişe zarar..
Vücudumuz böbrekte TAŞ üretir, aman cana zarar.

Krallar, padişahlar saraylar, tapınaklar, piramitler yaptırmış..
Neyle yaptırmışlar, tabi ki TAŞ’dan..

TAŞ sanata da bulaşmıştır. Bir kimseyi ya da, toplumun bozuk yönlerini eleştiren şiire TAŞLAMA adını vermişiz..

Türlü türlü taş var; mermeri, kayası, zümrüdü, yakutu, elması..
Tek TAŞ yüzük için çırpınan hanımefendiler yok mudur..
Oyunlarımızda TAŞ’dandır, beştaş, dama, okey..
Uzaydan bile başımıza düşe düşe Gök TAŞ’ı düşer..
Kutsal dediğimiz toprağın babası da TAŞ değil midir..

Yaşamın nihayetinde son bir temizlik için uzattıkları şeyin adı Musalla TAŞI’dır..
Yetmez, en son mezarımızın başına dikerler, mezar TAŞI..

Hasan Aksoy 

Leave A Reply