Masamın üzerinde yan yatmış kalem az ötede ki kağıda seslendi;
“Bizimki epeydir bizleri unuttu, yüzümüze baktığı yok” dedi.
Aklınca bana laf sokuyordu. Hani haksız da sayılmazdı.
Günlerdir iki satır bile yazmamıştım. Elbet bir sebebi vardı.
-*-
Bugüne kadar yazıp çizdiğim konuları alt alta sıralamıştım.
Aşağı yukarı şöyle bir liste çıkmıştı;
Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri.. Çocuklara yönelik şiddet.. Hayvanlara yönelik şiddet..
Büyük şehirde yaşamanın zorlukları.. Köylünün sorunları.. Eğitimde ki yaz boz.. İşsizlik, yoksulluk..
Adaletsizlik.. YSK ve çifte standart kararları.. Zengin – yoksul çelişkisi.. Medyanın havuzda çırpınışı..
Siyasilerin gülünç, acınası halleri.. vs.. vs.. Bu ülke de hemen her gün bu ve benzeri olaylar yaşanıyordu. Yani hep olumsuzluk, hep karanlık, hep umut kıran konular.. Mutluluğa, sevince dair hiçbir şey yoktu.. Gel de bu ortamda umutlu şiirler yaz, aydınlık öyküler döktür..
-*-
Derken kalem ile kağıdın sohbetine kütüphanemde pinekleyen kitaplarım da katılmaz mı?
Bir psikoloji kitabım;
“Kalem efendi, bu ülkede yaşananlar en çok benim alanıma giriyor. İnsanlar çıldırmış durumda. Yaz yaz bitmez” dedi
Bir Felsefe kitabım,
“İktidarlar insanlar düşünsün istemiyor. Bu sebeple yurdum insanı düşünme yetisini kaybetmiş” dedi.
Bir Mizah kitabım söz aldı;
“Bu ülkede yaşananlar adım başı benim konum. Ama herkes korkak. Gerçek gündeme mizahın penceresinden bakamıyor, korkuyorlar” dedi.
Bir Hukuk kitabım,
“Herkes Adalet deyip duruyor. Ama benden eser yok..” dedi.
Ekonomi kitabım;
“Bakın burası çok önemli, bakmayın çarşı Pazar fiyatına.. Damat bey ne diyorsa o” dedi.
Bir Roman,
“Artık ben tarih oldum, yaşlılar okursa ne ala. Yeni nesil cep telefonunda Google amcayı okuyor” dedi.
Tarih kitabım,
“Yeni nesil tarihi TV dizilerinden öğreniyor.. Sarık, sakal, kılıç, kalkan.. Yazık ki, ne yazık..”
Derken bir başka kitap söz aldı.. Kitaplar beni unutmuş, koyu bir sohbetin dibine vuruyorlardı..
Aman bir de baktım ki konuştukları şeyler yazdıklarıma ne kadar benziyor. Ben mi kitaplardan etkilenmiştim, kitaplar mı bana benzemişti.. Gel de çöz..
Derken, bir şiir kitabım son sözü söyledi;
“ Hasan abimiz herkesin derdiyle dertlenen bir adam. Yok, biz onu mutlu edemeyiz” dedi.
Eeeeyyy ..! Sosyal medyacılar..
Bunca şeyin yaşandığı ülkede, var mı mutlu olmayı becerebilen?
Varsa bir yol, ne olur bana da gösterin.. Arkadaşlık hakkı, dostluk hatırı için..
Hasan Aksoy