Yetmişli yıllar..
Toprak damlı evimizin kerpiç duvarında bir fotoğraf..
Bıyıklı,esmer bir adam. Ben babamın fotoğrafı sanırdım.
Bir gün sordum, “ sen misin “ diye.
Babam “ Yok, dedi. O, Karaoğlan “
-*-
Sen onca yıl siyasette kal, bakan ol, başbakan ol..
Oğlun yok ki, ata sporu cirit oyunu ile ilgili bir vakıf kursun..
Kızın yok ki, iş adamları Jaguar marka araç hediye etsin..
Damadın yok ki musluğun başına geçsin..
Kendine değil bir saray, havuzlu neli bir villa bile yapmamışsın..
İşte bu yüzden tarih seni affetmeyecek..
-*-
Çoluk çocuk yok..
Yakınlarını yakınına yaklaştırmamışsın..
Partili olanlara kıyak geçmemişsin..
Yani bal tutmuş ama parmağını yalamamış, yalatmamışsın..
İşte bu yüzden tarih seni affetmeyecek..
-*-
Üniversite mezunu olmadığın için Cumhurbaşkanı adayı olamamış,
“ Galiba bir tarihte üniversiteye uğramıştım “ bile dememiş,
Bu kuralın değiştirilmesi önerisini de elinin tersiyle geri çevirmişsin..
“ Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz ” dememişsin.
İşte bu yüzden tarih seni affetmeyecek..
-*-
Her siyasi gibi hataların da oldu elbet..
Geçtim bakanlığını, başbakanlığını..
Ben senin,
“kuştan pasaport sorulmaz
gümrüksüz geçer yüküyle karınca”
“başağa buğday buğdaya insan
insana emek ne güzel uymuş”
diyen şair yanını sevdim..
-*-
“ Karaoğlan “ demişti babam.. Boşuna değil..
Kıbrıs meselesinde hiçe saymış ambargoyu filan..
Kafa tutmuş Amerika’ya, bütün egemen güçlere..
Çıktığı sevgi yolunda yalnız değildir O..
Her adımda, her nefeste “ sevgiyi el ele büyüttüğü “ Rahşan..
Onurlu, namuslu bir yaşamdır geride kalan..
Gerçek tarih sizi elbet altın harflerle yazacak..
Ama çerçöp siyasi tarihimiz affetmeyecek sizi..
Hasan Aksoy