Kanal İstanbul..

Share

Yalan yok, hemen hepiniz gibi ben de İstanbullu değilim.
Bir yerli olmak için orada mı doğmak gerekir..
Ya da bir şehirde kaç yıl yaşarsan oralı olursun..
Otuz yıldır İstanbul’dayım.. Sevemedim, dostlar o da beni sevmedi. Yaklaşık 60 yıl önce babam gelmiş, kazma kürek ekmek parası kazanmaya. Kısa bir süre çalışmış. Köyden haber uçurmuşlar “ aman çabuk gelin, ağanın ekinleri yetişti “ diye.
Babam ve arkadaşları “ işçiyiz biz, işçi kalacağız “ diyerekten köye geri dönmüşler.. Ah be babacığım, o günden görebilseydin geleceği, misal Kanal İstanbul projesini.. Kanalın kenarından şöyle 50 – 100 dönüm arazi alsaydın.. Aaah, ahhh..
-*-
8 – 10 yıl kadar oluyor. Birkaç arkadaş “ İstanbul’un dışına doğru çıkalım, piknik yapalım “ dedik.
Gittik ağaçlık, ormanlık bir alana. Yaktık mangalı, yudumluyoruz rakıları. Bir köylü geldi, “ ne ediyorsunuz burada “ dedi. “ Buyur dayı, dedik, mangal rakı.. “ Sohbetimize katıldı, yakında ki bir köydenmiş. Anlattı, İstanbul belediye başkanının oğlu gelmiş. Oralarda epeyce bir arazi satın almış, çitle çevirip gitmiş.. O gün buna bir anlam verememiştim. Yıllar sonra bu Kanal muhabbeti çıkınca bende jeton düştü.. Böyle bir projeyi belediye başkanının oğlu bilmeyecekte Kürt Rıza’nın oğlu garip Hasan mı bilecek.. Ah kafam, o gün nasıl düşünemedim.. Yok, yazan kaderimizi, “ deden işçiydi, baban işçi, sen de işçi kal “ deyi yazmış.
-*-
Efendiler, madem ki ülke topraklarını terzinin don bezini kesip biçmesi gibi doğrayabiliyorlar, o zaman bizde isteriz.. Ne mi isteriz, tabi ki kanal isteriz. Nereye mi, Ankara’ya, Malatya’ya, Diyarbakır’a.. Neden olmasın, Karadeniz’den bir kanal, hoop Akdeniz.. Belki bizim analarımız da bu kanal kenarından arazi filan alır.. Bizimkilerin Katar’lı annelerden ne eksiği var..
-*-
Ben bu yazıyı nasıl bitireyim diye kıvranırken, imdadıma rahmetli dedem yetişti.. Hal, hatırdan sonra konu bu çıldırmışların çılgın projesi kanala geldi. Dedemin ahretten dediklerini aynen aktarıyorum.
“ Ulan ergen torun, niye şaşırıyorsunuz. Bu iktidar döneminde yapılan hangi iş halkın içine sinerek yapıldı. Her şeyi meydan okuyarak yapmak gibi bir adetleri var. Neyin ezikliği anlamadım ki.. Bak, son İstanbul seçimini kazanmış olsalardı bu projeyi yapmazlardı. Kaybettiler, akıllarınca İstanbul’u, İstanbulluyu cezalandıracaklar.. Edirne’den İstanbul’a giriş de bir kaza olsa Kartal’da trafik sıkışıyor.. Düşünün İstanbul’un göbeğinde yıllarca sürecek bir kesme, biçme, kazma işi nelere sebep olacak.. Doğaymış, tarihmiş bunları geçtim. Ancak, depremi tetikleyebilecek bir projeyi hayata geçirmek.. Kendi deyimleriyle ihanet.. ihanet.. Ha bu arada, yazının ilk bölümünde bana, babana sitem ediyorsun.. Boş ver be torun.. Bir siyasinin torunu olup da haram zıkkım yiyeceğine, işçi kal, namusunla, onurunla yaşa.. Bundan büyük sermaye mi olur “ dedi.

Balkona çıktım, gri bir İstanbul akşamı.. Sağım beton, solum beton, önüm, arkam.. Nefes alamıyor insan.. Sizi bilmem dostlar ama ben İstanbullu değilim..

Hasan Aksoy

Leave A Reply