Kocasıyla yaşadığı sorunların acısını “ Allah yarattı, ben doğurdum “ demeyip çocuklarından çıkaran kadınlar görmüşsünüzdür..
Sanırım büyük çoğunluğumuz dayağın esaslısını babadan değil de anadan yemişizdir..
İş yaşamında hırsları uğruna, taş kalpli birine dönüşen kadın yöneticiler görmüşsünüzdür..
Şiddetin en ağırı değil midir aldatmak.. Yalnız erkekler mi aldatır.. Ya kadınlar..
Köy yerinde gelini dayak yediği için mutluluktan çifte telli oynayan kaynanaların hikayesini dinlemişliğim var..
Bazı kadın öğretmenlerin dayak konusunda erkeklerle yarıştığına şahit olmuşuzdur..
Sosyal medya da atıştıkları kızları evlerine davet eden ve onlara biber gazı sıkarak, evire çevire döven üniversiteli kızların görüntüleri hafızalardan silinecek gibi değildir..
Mecliste saç baş kavga eden kadın vekilleri erkek vekiller ayırmakta zorlanmışlardı..
-*-
Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı kadınlarla ilgili bu olayları getirdi aklıma..
Bu saldırı sonrasında, erkeklerin yaptığı her şey unutuldu gitti..
Yumruğu atan Osman emmi “ aslında onu öpecektim, elim kaydı “ dedi, salıverildi.
Kahraman ilan edildi, elleri yalanarak fotoğraflar çekildi ve sosyal medyaya servis edildi..
Yediği yumruk ve tekmeler Kılıçdaroğlu’nun yanına kar kaldı..
Anlı şanlı devlet büyükleri “ Kutsal “ dedikleri meclis çatısı altında, adamcağıza “ geçmiş olsun “ bile demediler..
Sonuçta olan kadınlara oldu.
Köylü bir teyzenin kendi ağırlığında ki taşları alıp hınçla Kılıçdaroğlu’nun aracına atışı kaldı akıllarda..
Bir de “ Yakın o evi, yakıııın.. “ diye inleyen bir ablanın tiz çığlıkları..
Şiddet erkeğin doğasında var, bu konuda biz erkekler açık ara birinci..
Çünkü erkeğin içsel dünyasında ki evrimleşme daha tamamlanmış değil..
Ya kadınlar.. Onlara ne demeli..
Bu son olayda gördük ki, kadınların da erkeklerden kalır yanı yok..
Kadın ya da erkek.. Biri kötülüğün anası, öteki de babası..
Kısacası, insan işte..
Hasan Aksoy