Sınıf başkanı “ yaramazlık yaptığımız ” gerekçesiyle adımızı tebeşirle kara tahtaya yazmış ve öğretmenden dayak yememize sebep olmuştu. İşte o günden bu yana başkan sözcüğünü duyduğumda yanaklarım sızlar..
-*-
Malum yine seçim var..
Sokaklar, billboardlar çarşaf çarşaf afişlerle dolu..
Aman hepsinin de yanakları ütülü, keller fotoşopla kapatılmış, kıyafetler canti.. Hele sloganlar; seni seviyorum, aşkımsın, sevdamsın, gönül meselesi.. Kendi adıma, bunları görünce kutsal saydığım duygulardan iğrenir oldum..
Caddelerde, sokaklarda yürüyemiyorsun.
Mitingler, ziyaretler, anketler..
Adayın birine rast gelmeye gör, yandığının resmidir..
Geçenlerde adayın teki bana bir sarıldı..
Tövbe, yirmi yıllık benim hanım bana böyle sarılmamıştır..
Bizi mi seviyorlar, koltuğu mu, koltuğun ganimetlerini mi?.
Şu açılış muhabbetine hastayım..
Bütün projeler de ne hikmetse seçime yakın bitiyor..
Hatta bir yıl önce bitmiş proje tekrar açılıyor..
Kurdele ile tuvalet açılışı yapan başkan adayları bile var..
Doğrusu bu yaşıma geldim, çok seçim gördüm..
Bu kadar yanlı, bu kadar yalaka basın, medya görmedim..
Böyle seçim kampanyası da görmedim;
“ Oyunu bana verirsen iyisin, güzelsin, fıstıksın..
Ama rakibe verirsen, kötüsün, çirkinsin, köftesin.. “
ABD’de bazı yerleşim birimleri ,
“ Belediye başkanının dünya kadar masrafı oluyor,
faydadan çok zararı var “ gerekçesiyle ‘insan’ belediye başkanı seçmiyormuş. Nitekim, bir kasabada “Lincoln” isimli keçi, “fahri belediye başkanı” olarak seçilmiş.
Düşünsenize ne başkan yardımcısı, ne müdür, ne makam arabası, ne koruma..
Bu haberi görünce köyde yaşayan babamı aradım,
“ Köye muhtar olarak bir Teke’yi seçelim “ diye öneride bulundum. Önerime bir mektupla cevap verdiler;
“ Oğlum, önerin kabul edildi. Ancak, hayvancılık öldüğünden, köyde seçecek Teke bulamadık.. “
Hasan Aksoy