– Ayrıldık, dedi.
– Üzüldüm, dedim, zor olur ayrılıklar..
Boş boş baktı yüzüme. Devam ettim,
– Yaşanmışlıklar.. Anılar.. Hayaller.. Düşler.. Boğulacak gibi olur insan.. En zoru da bir şeyleri iade etmektir, dedim..
– Neyin iadesi, anlamadım, dedi..
– Ne bileyim, birlikte olduğunuz zaman diliminde birbirinize verilmiş şeylerin iadesi.. Misal, fotoğraf vermişsinizdir birbirinize.. Belki koynunuzda saklamışsınızdır..
– O ne ya, dedi..
– Mektuplar vardır, aşkın sözcüklere döküldüğü, dedim..
– Ne mektubu, mektup mu kaldı, dedi..
– Gül vardır, bir kitap arasında kurutulmuş, dedim..
– Ayy, o ne öyle, dedi..
– Uykusuz geceler, dedim..
– Ne alaka, dedi.
– Yemeden, içmeden kesilme, sararan beniz, dedim..
– Niye ki, dedi.
– Belki armağan edilmiş bir kitap vardır, dedim..
– Yok, sıkıcı geliyor okumak, dedi.
– Hüzün, kalp ağrısı, göz yaşı, filan..
– Yok, yok sağlığım gayet iyi, dedi.
– Bir şiir yazılmıştır, sizi anlatan..
– E yok işte, hiçbiri yok, dedi.
– Peki, ne var, dedim..
Elinde ki cep telefonunu gösterdi;
– Ne olacak, birkaç mesaj, birkaç emoji, birkaç fotoğraf..
Sildim, bitti..
Hasan Aksoy