Soğuk.. Ürkütücü.. Uzak olsun ister insan..
Uzak olsun kendinden, en çok da sevdiklerinden..
Bakmayın şairin “ her ölüm erken ölümdür “ dediğine..
Bir gencin ölümüyle bir ayağı çukurda yaşlının ölümü,
yarattığı sızı bir olur mu?.. Ölüm ırak olsun gençlerden..
Biz şehre ve köye, bir yaşlının ölümü üzerinden bakalım.
-*-
Yaşadığın apartmanda biri ölür, sen aylar sonra duyarsın.
Çünkü, şehrin gürültüsünden duyulmaz ölümün sesi..
Ölülerine saygı gereğimi yoksa ölümün soğuk yüzünü saklamak
için mi bilinmez, mezarlıklar koca ağaçlarla, duvarlarla çevrilmiştir.
Şehir yerinde ölmeyegör.. Usulen, ayıp olmasın diye gelirler cenazeye. Yıllardır birbirini görmemiş dost, ahbap bu buluşmayı bir fırsata çevirir.Bir sohbet, bir muhabbet.. Öyle ki kimin cenazesine geldiklerini bile unuturlar..
Ya o kara gözlükler, sahte duyguları maskelemek için mi?
İnsanlar huzursuzca, bir an önce tören bitsin isterler..
Bitsin de işlerinin başına dönsün, dönsün de ölümü unutsunlar..
Şehir yerinde kepçeyle kazıyorlar mezarları.. Standart, tek tip..
Hocası ayrı ücret alır, gömeni ayrı, sucusu ayrı..
Sanki cenazeniz yokta düğün dernek yapıyorsunuz..
Hani gelin arabasının önünü çevirir bahşiş alırlar ya,
bereket ki tabutun önünü kesip de bahşiş istemiyorlar..
Öyle çabuk unutulur ki insanlar şehir yerinde..
Çarçabuk silinir izleri, sokakta, caddede..
Şehir yerinde yaşlılığın kıymeti yok ki ölümün de olsun..
Sokağa çıkamazsın, toplu taşıma araçlarına binemezsin.
Oturup başını dinleyecek bir park, bir bank bile bulamazsın..
Yalnızca yaşamı değil, ölümü de hiçleştiriyor şehir..
İnsan ölmüyor şehir yerinde, yok oluyor..
-*-
Ya köyde ölüm.. Köyde ölüm bile kıymetlidir..
Köy mezarlıkları çoğunlukla tepelere serpilmiştir..
Verimsiz toprakları değerlendirmek için midir?..
Yoksa her başını kaldırdığında göresin,
göresinde sonunun ne olacağını hatırlayasın diye midir?..
Boşaldı köyler, yuttu büyük şehirler.. Genç yok, çocuk yok..
Yaşlılar kaldı geride.. Onlar da gidiyor birer birer..
Köy yerinde ölmeyegör, bütün köylü duyar..
Herkes koşar ölevine, acılar paylaşılır, yapılacak işlerin ucundan tutulur..
Mezar kazma-kürekle, yani alın teriyle kazılır..
Tabut omuzlanır, elden ele yine alın teriyle çıkar tepede ki mezarlığa..
Her giden ardında yaşantılar, anılar bırakır..
Yalnızca geride kalanların hafızalarında değil,
taşın, toprağın, ağaçların, otların hafızasında izler kalır..
Öyle kolay kolay silinmez.. Hissedilir eksikliği..
Köyde ölünce, yok olmaz insan..
Yıllarca işlediği can dostunun, toprağın bağrına bırakır kendini..
İşte bu yüzden, o ürkütücü, o soğuk bildiğimiz ölüm bile kıymetlidir..
Yani, yaşam gibi ölüm de köylüdür..
Hasan Aksoy