Ah be baba,
Neden öğretmedin, neden anlatmadın bize,
Çocukken istediğimizi elde etmek için bağırmak gerektiğini,
Askerde rütbelinin, işyerinde amirin, müdürün bağıracağını,
Sokakta öteki çocuklara hükmetmek için bağırmak gerektiğini,
Suç işlediğinde örtbas etmek için bağırmak gerektiğini,
Kendini ifade etmenin en kolay yolunun bağırmak olduğunu,
Evde baba rolünün bağırıp, çağırmak olduğunu,
İnsanlar senden uzaklaştıkça daha çok bağırman gerektiğini,
Çok şey söylüyor olmak için illa da bağırmak gerektiğini,
Koca rolünün eşine bağırmaktan geçtiğini niye öğretmedin bize,
Karşı tarafı sindirmek, korkutmak için bağırmak gerektiğini,
Bağırmanın otorite sağladığını, zayıflıkları örttüğünü,
Eğer anlaşılmadığını sanıyorsan daha çok bağırman gerektiğini,
Başkalarının sesini duymamak için bağırmak gerektiğini,
Adam olalım diye gittiğimiz okulda öğretmenlerin bağıracağını,
Bir tartışma da haksızsan bile bağırdığında haklı sayılacağını,
Birilerinin bizi fark etmesi için illa da bağırmak gerektiğini,
Siyasetin sabah akşam bağırmak, azarlamak olduğunu,
Neden öğretmedin, neden anlatmadın bize..
Ah be baba, sitem ediyorsam var bir sebebi..
Bu memlekette ne kadar çok bağırırsan,
Bir o kadar başarılı,
Bir o kadar haklı,
Bir o kadar güçlü sayıyorlar,
Ve bir o kadar takdir ediyorlar seni..
Ah be baba,
Bize sevgiyi, saygıyı, anlayışı, hoşgörüyü öğreteceğine,
Bağırıp çağırmayı öğretseydin ya..
O gür kaşlarını çatıp, bağırsaydın ya bize..
Bana, kardeşime, anneme..
Ah be baba, öğretseydin ya bize şu bağırmayı..
Hayat ne kolay olurdu kim bilir..
Hasan Aksoy