Kayıp Köy

Share

Siz hiç doğduğunuz köyü terk etmek zorunda kaldınız mı?
Yani çocukluğunuzu, yani ağaçtan atınızı,
Yani çamurdan oyuncaklarınızı,
Yani, ana sıcaklığını, baba şefkatini,
Ve çocukluk aşkınızın izlerini.. .
-*-
Yolculuk öncesi kerpiçten yapılma, toprak damlı evde hummalı bir telaş, koşturma..
Muhtemelen yün döşek ve yorgandan oluşan yatak odası takımı hazırladı ve büyük bir telis çuvala koydu ananız.
“ Aman ha oğlum, dikkatli ol, herkese güvenme. “ diye öğütler verdi babanız.
Ve harçlığınızı fanila içine dikilen gizli bir cebe koydu ananız.
Bu son gecede, yer yatağınızda dönüp durdunuz, uyku tutmadı gözleriniz.
O eski, bir kaporta dört lastikten ibaret köyün tek minibüsüne binmeden önce, şöyle son bir kez baktınız köyünüze. Kerpiç evlere ve sizi yolcu etmeye gelen ana, baba ve kardeşe..
Minibüs hareket ettiğinde – babalar belli etmez ya – mutlak ananız ağlamıştır ardınızdan.
Ve siz hayatınızda ilk kopuşun derin iç acısını yaşadınız, dalından koparılan kayısı ya da teveğinden koparılan karpuz misali..
Korna çalıp ta hareket ettiğinde minibüs, gözlerinize bahar bulutları çöreklendi ve ilk kez içinize ağladınız.
Dönüp iki de bir arkanıza, minibüsün perde aralığından baktınız o “ her şeyiniz “ olan köyünüze.. Ta ki gözden kaybolana dek..
Şehirlerarası otobüs terminaline gelip de, beklerken hareket saatini, çöktünüz bir banka, kapattınız gözlerinizi. Başınız ellerinizin arasında, tüm bunların bir rüya olmasını dilediniz. Uyandığınızda köyde, dam üstünde o yer yatağında olmayı istediniz. Ama, “ Kalmasın …… yolcusu “ diye bağıran muavinin sesi dağ rüzgarı gibi çarpınca suratınıza, kendinize geldiniz.. Açtınız gözünüzü, ne rüya, ne hayal.. Gerçeğin ta kendisi..
İşte yoldasınız.. İstanbul, Ankara, İzmir .. Malum büyük şehirlerden birine doğru çıkıyordunuz yola, tıpkı benim gibi..
-*-
Kim bilir ne için çıktınız bu gurbet yolculuğuna..
Okuyup adam olmak için mi..
Bir iş bulup çalışmak, yani ekmek parası için mi..
Her neyse işte, belli ki doğduğunuz yer, doyduğunuz yer olamıyordu.. Ve bu terk ediş zorunluydu, tıpkı benim terk edişim gibi..
-*-
Bir ömür tükettiniz bu bataklıktan ibaret büyük şehirde,
Ve yaşamın bu olduğunu sandınız.
Hayalinizde emeklilik ve içinizde köyün toprak kokulu özlemi..
Yirmili yaşlarda bir delikanlı olarak çıktığınız köye, döndünüz ak saçlı bir dede olarak..
Ve sizi köyün girişinde “ ……….. mahallesi “ yazan bir tabela karşılar..
Şehriniz büyükşehir olmuştur, köyünüz de ona bağlı bir mahalledir artık..
Ve böylece şehir denen bataklık, önce köylerin insanlarını yutmuştur, sonra da mahalleye dönüştürdüğü o güzelim köyleri..
Kayıptır köyünüz, tıpkı benim köyüm gibi..

Hasan Aksoy

Leave A Reply