İstanbul’u Saymak..

Share

Okuma yazmanın sırrı harflerdedir; A,B,C..
Hesap yapmanın, saymanın sırrı da rakamlarda; 1,2,3..
Abaküs, hesap makinesi, akıllı tahta, barkovizyon, bilgisayar filan yoktu.
Bizler köy ilkokulunda harfleri fişlerle, saymayı ise nohut ve fasulye ile öğrendik..
Öylesine organik..
-*-
Köyde koyun sürüleri vardı ve bu sürüleri güden, okula gitmemiş çobanlar..
Akşam yaylımdan getirdikleri sürüyü sayarak ağıla koyuyorlardı.
Sonra da sürü sahibine tekmil veriyorlardı; “ 247 koyun, 23 koç, 56 keçi.. “
-*-
Askere gittik, sayılar orada da önemliydi.
Askerler memleketine, sevdiğine kavuşmak için “ Şafak “ sayıyorlardı..
-*-
Rakamlar kimi zaman acı verir insana.. Hele de gençlik solmaya başlayınca..
Üzerinden on yıl da geçse yaşın 39’dur.. Saymaya, 40 demeye dilin varmaz..
-*-
Müebbet yatan bir mahkum için rakamların, saymanın ne önemi ola ki..
-*-
Adettir, yeni yıla girerken geriye doğru sayılır; 10, 9, 8..
Yıl 365 gündür, kaç defa sayarsan say..
-*-
Uykumuz kaçtığında, yatakta dönüp dururken hayali koyunları saymaz mıyız?
-*-
Eskiden banka veznelerinde para sayma makineleri yoktu.
Veznedar paraları turuncu ıslak bir süngere batırdığı parmaklarıyla sayardı.
-*-
Kimi dolarları sayar, kimi de pazardan sayıyla soğan, patates alır..
-*-
…………………
İşte böyle örneklerle “ saymak “ konusunda bir yazı hazırlıyordum.
Telefon çaldı, köyden babam arıyordu. Hal hatırdan sonra konuyu İstanbul seçimlerine getirdi.
– Yahu oğlum, ne İstanbul’muş.. Seçim biteli 15 gün olmuş, say say bitiremediler, dedi.
Sonra da ekledi;
– Ananla ben bu kadar zamanda, bir samanlık dolusu samanı kırk kez sayardık..
Hasan Aksoy 

Leave A Reply