Hanım,
“ Mahalleye yeni bir market açılmış,
eleman alıyorlarmış, bir sor bakalım “ dedi.
Markete gittim, içini dolaştım, raflarda ki ürünlere baktım.
İster inanın, ister inanmayın, ürünler dile gelmiş,
şakııır şakır konuşuyolar..
Pirinç,
Amca, dedi, ben Mısır’dan geldim..
Buğday’
Abi, dedi, ben Rusya’dan ithal geldim.
Çay,
Dayı, dedi, ben Sri Lanka’dan geldim.
Bakla,
Abey, dedi, ben İtalya’dan geldim.
Kokmuş sarımsak;
Valla beni Çin’den getirdiler, dedi.
Muz;
Ben Panama’dan ithal, dedi.
Nohut;
Kardeş, ben taaa Meksika’dan geldim, dedi.
Mercimek;
Dayıcım, ben Kanada’dan ithal, dedi.
Kırmızı et,
Ben Angus, Avustralya’dan ithal, dedi.
Soğana, “ Artık “ zenginin ağzı soğan kokar “, diyolar,
sen nereden geldin bakiiim “ dedim
Billah ben İran’dan gelmişem, dedi..
Kuru fasulye,
Ben, dedi, Kırgızistan elinden gelmişem..
Kasada ki görevliye “ İş arıyorum, eleman alınıyor mu “ dedim.
“ Yetkili Abdurezzak Bey, onunla görüşün “ dedi.
O beye iş aradığımı söyledim. Yarı Arapça, yarı Türkçe;
“ Biz yabancı çalıştırmıyoz “ dedi.
Dışarı çıktım, başımı kaldırdım, marketin tabelası Arapça..
Sordum, market Suriyelilerinmiş..
Marketin önünde ki gazete standına göz gezdirdim.
Yandaş gazetenin biri, bir politikacının sözünü manşet eylemiş;
“ BİZİM İTTİFAKIMIZ HEM YERLİ, HEM DE MİLLİ “
Hasan Aksoy