Eskiyen ( büyük ) Aşklar..

Zamane gençleriyle sohbet ediyorduk.Konu aşktan açıldı.
“ Sevdiğine ulaşmak için kazma – kürek dağı delmeye çalışan
Ferhat ile Şirin’in hikâyesini bilir misiniz “ dedim.
Gençlerden biri;
“ Ferhat neyin yokluğunu çekiyormuş kanka..
Dağı niye deliyor, etrafını dolaşsaydı ya “ dedi.
-*-
“ Kızın ailesi karşı çıktığı için kavuşamayan,
ona duyduğu aşktan deli, divane olup çöllere düşen
Mecnun ile Leyla’nın hikâyesini bilir misiniz “ dedim.
Gençlerden biri;
“ Aşktan deliye dönmek, çöllere düşmek,
çıtayı baya yüksek tutmuşlar be aabii “ dedi.
-*-
“ Bir gül ağacının dibinde buluşan,
başını sevdiğinin dizine koyup uyuyan,
o uyanmasın diye sabaha kadar kıpırdamayan
Arzu ile Kamber’in hikayesini bilir misiniz “ dedim..
Gençlerden biri;
“ Sabaha kadar aynı pozisyonda oturmak mı,
o ne aabi, zavallı kızın biyerleri tutulmuştur “ dedi.
-*-
“ Elinde sazı, diyar diyar kendisinden kaçırılan sevgilisini arayan,
onu bulduğunda gömleğinde ki büyülü düğmeleri çözemeyen,
ah çekip yanan, kül olan Kerem ile Aslı’yı bilir misiniz “ dedim.
Gençlerden biri;
“ Vay arkadaş, ikisi de yanmış, resmen aşk kebabı olmuşlar..
Kerem düğmeleri çözemediyse, çekip koparsaydı “ dedi.
-*-
“ Peki, dedim,
Tahir ile Zühre hikâyesini bilir misiniz,
Ya, Romeo ve Juliet’i..
Sonra, şeyi ………. “
Gençlerden biri;
“ Tamam, bey amca, anladık, deyip sözümü kesti.
Anlattığın bütün hikâyelerde zavallı aşıklar kavuşamıyor.
Kimi zaman aileler, kimi zaman kötü ruhlar, kimi zaman din,
milliyet, kimi zaman kara çalı.. Yani hep birileri engel oluyor..
Sevenler kavuşamayınca da, onun adı “ Büyük Aşk “ oluyor..
Sonra da siz, “ Aaah, ah.. Nerede o eski aşklar “ filan deyip,
aşkı bilmiyormuşuz gibi bizi, yeni nesli küçümsüyor, ayıplıyorsunuz. Hayatı, aşkı sizlerin yaşadığı, düşlediği gibi yaşamak zorunda mıyız? “
-*-
Bir şey diyemedim, sustum, utandım..
Sahi, bende bu aşklardan yola çıkarak;
“ Büyükse bir aşk / Muhtemeldir ki delinmemiştir dağ
/ ve hayaldir kavuşmak “ diye şiirler yazmamış mıydım.
Diyeceğim odur ki;
“ Ben ölen babamdan ileri / Doğacak çocuğumdan geriyim “
derken, haklıymış Nazım usta.
Çağı yakalamak için ne kadar çırpınsak da, bir yere kadar..
Eskiyoruz işte.. Hayat gibi, büyük sandığımız aşklar gibi..
Hasan Aksoy