Biz köy çocukları hayvanlarla içli dışlı büyüdük.
İnek, koyun, eşek, tavuk, horoz, akrep, yılan, serçe, solucan, güvercin, fare.. Hangisini sayayım. Anmadıklarım kusura kalmasın. Kış geldiğinde kerpiç duvarlı, çatısı toprak evimizde ısınmak için teneke sobada odun, tezek yanardı. Bizler sobanın etrafında, yerde ki kilime uzanır ders çalışırdık. Akşam olup, gaz lambası söndürülüp el ayak çekildiğinde sobanın arkasında ki duvarda çıtırtılar, cıvıltılar başlardı. Sobanın ısıttığı duvara yuvalanmış bir haşere dostumuzun ailesinden gelirdi bu sesler. Bazen ileri gider, oyunun dozunu kaçırır duvarda delik açarlardı. Annem söylenerek bu deliği kapatır, sonra badana ederdi. Bir gün henüz karanlık basmıştı ki, duvarda aynı çıtırtı. Dökülen toprak sıva, derken pembe bir burun ve bıyıklar.. Evet delikte ki bir fareydi.. Yani yiğidim demem o ki, sizin Amerikan çizgi filmlerinde Miki Maus diye tanıdığınız fareyi bizim canlı görmüşlüğümüz ve hatta bıyıklarını çekmişliğimiz vardır.
-*-
O fare ki, kocaman kulaklar, pembe bir burun, kıpır kıpır bıyıklar, uzunca bir kuyruk. Ve sevimli çapa dişler.. Tarla faresi, ev faresi, lağım faresi.. Sürekli kaçan, saklanan sevimli hırsızlardır onlar.. Tarlada, evlerde besin kaynaklarımıza ortak olurlar. Tahıl, kök, meyve, ot, böcek ne bulursa yerler.. O sevimli dişlerle her şeyi kemirirler, mermeri bile.. Körelen dişleri kendini yenilermiş iyi mi.. Eh, tifüs, veba gibi salgın hastalıklar da taşırlar tabi.. Birçok yabanıl hayvanın ( insanın bile ) en önemli besinlerinden biri.. Yani doğal dengeyi sağlıyorlar. Yılda 6 defa doğuruyor, her doğumda 10 tane yavru.. Genetik yapıları insanlara çok benzermiş.. Bu sebepten, ilaç sanayisi ve tıp fareleri kobay olarak kullanırmış..
Evet, İnsanlar için geliştirilen ilaçlar vs. fareler üzerinde deneniyor.. Malum bugünlerde insan denen zavallı, Korona diye bir bela tarafından kapana kıstırıldı. Yine imdadımıza minik dostlarımız yetişti. Muhtemeldir ki laboratuvarlar da yine baş roldedir. Ve bu virüs için aşı deneyleri yapılıyordur. Hani yakalamak için özel kapanlar, zehirler icat ettiğimiz fareler.
-*-
Bir akşam sokaktan sesler geldi; İnsanlar balkonlarda, camlarda alkış çalıyorlar.. Neyin alkışı bu, derken Gezi geldi aklıma.. Hani tencere, tava günlerimiz.. Alkışlar sağlık çalışanları içinmiş.. Sonuna kadar hak ediyorlar.. Doktoru, hemşireyi, eczacıyı alkışlayalım.. Hastane ki güvenlikçiyi, danışmada ki memurları, cihazları çalıştıran teknisyenleri, hastaneyi temizleyen, çarşafları değiştiren temizlikçileri ve diğer çalışanları unutmadan..
Bir de insanlık için üzerlerinde binlerce deney yaptığımız fareleri.. Sizi bilmem ama ben kendi adıma o farelere teşekkürü bir borç bilir, bir alkışı da onlar için gönderirim.
Hasan Aksoy