Önce ki yazılarımızdan bilenler bilir,
Yaklaşık 70 yıl önce terki diyar eylemiş rahmetli dedem arada öbür taraftan telefon eder, mail atar.
Sağ olsun dün yine aradı. O uzaktan gelen, boğuk, ruhani sesiyle;
– Alooov, naber ulen torun tombalak, dedi.
Ah şu rahmetli dedem.. Şen şakrak, matrak mı matrak bir adam..
– Nossun be dede, yuvarlanıp gidiyoz, dedim.
– Sizin tarafta durumlar nasıl, hele biraz havadis ver, dedi.
– Valla dede haberler üzücü, Yıldız Kenter’i kaybettik, herkes çok üzüldü, dedim.
– Biliyorum ulen, sizin kaybettiğinizi biz kazanmış oluyoruz. Hayatında bir oyununu izlememiş, bir filmine gitmemiş zatı muhteremler öyle mesajlar yazıyor ki, deli olmak işten değil.. Sosyal medyayı cenaze evine çevirdiniz. Şükran ile kavuştukları için çok mutlular. Ama “ Sanat can çekişiyor, sanatçının hali perişan “ deyip, çok üzülüyor. Başka ne var ne yok?
– Valla dede, devlet sanatı, sanatçıyı önemsemiyor olabilir ama define arayıcılarını çok önemsiyor. Define arayıcılara artık resmi izin veriyor, dedim.
– Bu ne demek ulen?
“ Yav dede kocaman adamız, lanlı, lunlu konuşmasak “, diyeceğim, ama ne de olsa atamız, büyüğümüz, üstelik cennet-i alada olduğunu söylüyor..
– Kaz dağlarında altın arama olayından sonra şimdi de 12.000. yıllık Dipsiz Göl’ün altında define aradılar, gölü kuruttular, deyip olanı biteni anlattım.
– Vay arkadaş, memleket ne hale gelmiş. Demek durum bu kadar kötü, deyip içlendi.
– Üzülme dede dedim, göle tankerle su taşıyıp eski haline getireceklermiş. Hem de göl alanını SİT alanı ilan etmişler.
– Ha SİT….
– Alov, alov dede sesin kesildi, sonunu duyamadım.
– Kesilmedi ulan, ben bilerek sonunu getirmedim. Sen tutar tamamını yazar başını belaya sokarsın. Sizin tarafta RTÜK varsa bu tarafta da ACÜK var. ( Ahiret-i Cennet Üst Kurulu ) Ben de başımı belaya sokup Cennetten atılmayayım.
Telefonu kapatmadan;
– Ha torun, define dedin de aklıma geldi. Bizim tarafta Marmara Denizi’nin altında çok büyük bir define olduğunu dair sohbetler ediliyor, dedi.
– Dede, dedim, bunu yazabilir miyim?
– Yok ulen, sakın ha, sakın, dedi..
Tuh, akılsız başım. Dedem “ sakın yazma “ dedi, ama biz dalgınlıkla yazmış olduk. İnşallah define arayıcılar duymaz. Duyarlarsa Marmara Denizini de boşaltırlar mı?
Ha, sevgili dostlar, ne dersiniz..
Hasan Aksoy