DEFİNE ARAYAN KARABAŞ

Share

Orta okul – lise yıllarımız. 12 Eylül darbesi yılları..
Her şey yasak.. En başta da kitaplar..
Elimize geçen kitapları gizli gizli okuyor, elden ele dolaştırıyoruz.
İlçemiz Arguvan adı çıkmış yerlerden biriydi.
Bu sebepten göz hapsindeydik.
Cenderme köylere sıkça baskınlar yapardı.
Her tarafı didik didik ararlardı. Samanlıkları, kümesleri..
Suç aleti aranırdı, birinci sırada ise yasak kitaplar vardı..

Yine yakın köylere baskın yapıldığı haberi alınmıştı.
Köylü telaş içinde suç aleti olabilecek şeyleri yok ediyordu.
Tüm uyarılara, karşı çıkmalara rağmen yasak kitapları okuyan
bir köy gencimizin ailesi de baskını haber alır.
Şansa bak ki oğlan bir sebepten köyde değildir.
Annenin içi titrer, ne yapacağını bilemez durumdadır.
Çünkü evde oğluna ait bir yığın kitap vardır.
Baskın olurda bunları görürlerse, ya bu kitaplar yasak ise..
Kim bilir oğlunun başına neler getirirler..
Ne işkenceler, ne kötülükler..
Kendince bir karar verir; bu kitapları yok edecektir..

Aklına ilk olarak, derede akan su gelir.
Sayfaları yırtarak suya verecektir. Öyle de yapar.
Ama derenin cılız suyu parçalanmış sayfaları alıp götürmez.
Kağıtlar az ötede takılıp kalır.
Bu defa başka bir yolu dener.
Kitapları ekmek pişirdiği bacada yakacaktır.
Odun, tezek yığar, ateşler.. Sayfaları yırtar, ateşe atar .
Şansa bak.. O gün de bir rüzgar var ki sormayın..
Yarı yanmış sayfaları bacadan gökyüzüne savuruyor..
Yok edeyim derken, resmen köye bildiri dağıtıyor..
Cenderme bu yarı yanmış sayfaların izini sürse evlerine gelecek.. Bakar ki olmayacak, bir çuval getirir, kitapları doldurur.
Üzerine biraz da saman koyar ve sırtlanır. Köyün dışına çıkar.
Gözden kaybolunca da tarlanın birini kazmaya başlar.
Büyük bir çukur açar, çuvalı içine atar, üstünü bir güzel kapatır.
Rahatlar, sanki üstünden tonlarca yük kalkmıştır.
Koca bir ordu gelse evde tek sayfa bir şey bulamayacaktır.
Gerçekten de baskın olur ve bu tehlike kazasız belasız atlatılır.

Ertesi gün oğlan köye gelir. Tabi kitaplarını göremez.
Annesine sorar, annesi oğlunu büyük bir beladan kurtarmış
olmanın övüncüyle olanı biteni anlatır.
Oğlu öfkeyle bağırır, çağırır. Anası bu duruma bir anlam veremez.
Oğlan;
– Yahu ana, onlar benim okul kitaplarımdı, deyince durum anlaşılır.
Anne oğluna;
– Oğlum, kitapları gömdüğüm tarlayı biliyorum.
Hadi gidelim de sana göstereyim, der. Birlikte giderler.
Varınca ne görsünler, tarlanın yüzeyi uçuşan kağıtlarla kaplı.
Gömülen kitapların sayfaları uçuşmakta..
Anne üzgün ve şaşkın;
– Yavrum gelirken arkama önüme baktım.
Kimseler yoktu, bir gören olmadı, diye kendini savunur.
Oğlan söylenmekte, bir taraftan da uçuşan sayfaları toplamaktadır. Bir şey dikkatini çeker; sayfaların çoğunda pati izleri vardır.
Annesine;
– Yahu ana, bunu bir insan çıkarmamış, ya bir köpek ya da tilkinin işi, der.
Ana hayıflanarak başına vurur;
– Tuu Allah belanı versin. Arkam süre Cuma dayıların karabaş gelmişti. Vay köpoğlu, demek yiyecek bir şey zannetti, benden sonra kazdı.

( Evet sevgili dostlar, 12 Eylül döneminin baskıları böyle bir olaya sebep olmuş, Cuma dayıların köpek de tarihe “ Define Arayan Karabaş “ olarak geçmiştir.

Bu olayı birebir yaşayan komşumuz fotoğrafta ki Fatma Ana yakında aramızdan ayrıldı.
Fatma Ana, toprağın bol olsun, mekanın cennet..)

Hasan Aksoy 

Leave A Reply