Gözler deyince bir şarkının nakaratı gelir aklıma;
“ Gözler kalbin aynasıdır / Yalan nedir bilmez onlar.. “
Gerçekten öylemi, yoksa göz ne derse kalp ona mı inanır?
Ela göz, kahve göz, mavi, yeşil göz..
Şehla göz, çekik göz, mahmur göz, badem göz..
Göz ve kalp.. Ne çok şey yazılıp çizilmiş onlar için..
Hangi organ daha önemli dersiniz, kalp mi yoksa gözler mi?.
-*-
Ne güzel bakar sevdalı bir çift göz..
Gerçekten, kör eder mi gözleri kara bir sevda..
Aşk gözde başlarmış.. Ya aldatmanın tohumları nerede yeşerir..
Müziğin dili ortakmış, ya gözün dili, gözyaşının rengi..
Gözlerle konuşur, dinler, üzülür, sevinir, kıskanır, nefret ederiz..
Umutlanır, sever, veda ederiz gözlerde..
Nasıl bir derya ki bu gözler, bütün duygular sığar içine..
Yanlış yapmaya gör, düşersin dostun gözünden..
Sinmediyse bir şey içimize, arkada kalır gözümüz..
Eremediysek muradımıza, açık gider gözümüz..
Değer verdiklerimizi sakınırız gözümüz gibi,
Ama sakındığımız göze de çöp batar kahrolası..
Hasreti basarsa içimizi, gözümüzde tüter o zaman..
Kimi zaman kaş yaparken çıkartırız o gözü..
Meğer ne çok şey yaşanırmış gözlerde..
Bakışı hoyrat kem gözlü insanlar vardır bir de..
Onlar ki göz koymuşlardır, suyumuza, aşımıza..
Gözlerini toprak doyurasıcalar..
Elini tutarlar, sesini kısarlar ama pranga vuramazlar gözlerine..
Onunla isyan eder, onunla söversin ağzının dolusu..
-*-
İnsan, gözlerden mi esinlendi evine pencere yaparken, kim bilir..
Gözden ırak, gönülden niye uzak olur ki..
En güzeli, en doğruyu gönül gözümüz mü görür, kim bilir..
İnsan büyür, gelişir, yaşlanıp küçülür.. Gözler hep aynı kalırmış iyimi..
Yay gibi kaşlar, ok gibi kirpikler.. Korumak için midir zümrüt gözleri..
Makyaj, lens, takma kirpik.. Göze de ihanet etmişiz be abi..
Niye göz bir değil de iki.. Yoksa biri dişi, diğeri erkek mi..
Beyinde değil de gözlerde mi kaydederiz yaşadıklarımızı..
Bunca şeyi söyleyen gözler çaresiz kalır kimi zaman, sığınır göz yaşına..
Hangi şair diyebilir, yavrusunu yitirmiş bir ananın gözyaşının dediklerini..
Bunca şeyin yükünü çekemez gözler.. Ne çok hastalanır..
Miyop, hipermetrop, tansiyon, katarakt, arpacık, göz nezlesi..
“Görmek değil, bakmak önemli “ diyordu lise kitaplarında..
Şehir yerinde neye bakar ki insan, dört yanımız beton..
Gözleri yaşlanınca mı yaşlanır insan..
Kırkı devirdin mi al sana yakın gözlüğü.. Oldun mu dört göz..
Gün gelir, toprağa bakar gözümüz..
Hayatımız geçer gözlerimizin önünden, bir sinema şeridi gibi..
ve alıp gideriz gözlerimizde bir ömürlük dünyayı..
Hasan Aksoy